ONUN ADIYLA..SEVDİĞİNE SELAMLA..

Ellerim küçük,kollarım güçsüz..Yıldızlar uzak,yüzleri parlak..Gönlüme düşen kadarı içimi ışıtan kadarı yazıya dökülsün..Yıldızlar da aldığı ışığı yansıtır ya,yıldızlardan aldığı bir ışık olursa yansıtsın kalem..

9 Ocak 2011 Pazar

Huzeyfe Bin Yeman

Sır saklayana verilir.Sırla onurlanan kişi,sızdırmaz küp olur içindeki suyu,sırlanır ayna olur huyu.Huzeyfe..Vefanın,zekanın,doğruluğun müşahhaslaştığı sahabe,sohbetle yetişen yani.Sadece sohbetle yetişen değil,sırla özelleşen biri..Peygamberin sırdaşı..Neler var hayatında kim bilir,babası aslen Mekke li,ama karışıp gittiği yer Medine..Müslüman olup sırdaşı olacak sevgilinin yanına gidince,henüz hicret edilmemişken Mekke de,telaşı ondan belki,soruşu,Ya resulallah ben muhacir miyim,ensar mı?İki müthiş seçenek,ecri ayetle sabit.Ve muhayyer bırakılışı,ikisi arasında,hangisini istersen ondansın Huzeyfe..Ve ensardır Huzeyfe,yardımcı hep yardımcı..Önce sevgiliye,ardından Ömer e,Nihavendde onun elleri,Azerbaycanda izleri.

Çok dokundu bana Huzeyfe nin halleri,sevgilinin diliyle sırlanan sözleri,sağlamlaşan vefası,doğru sözlülüğü.Babasıyla yolda gidişi,Bedir savaşı galiba,azıcık müslümanlar adama ne kadar ihtiyaçları var,müşrikler babasıyla Huzeyfe yi onlara karşı savaşmayacaklarına söz vermeden bırakmazlar.Varınca sevgilinin yanına anlatılır durum,savaşamazsınız der Peygamberimiz.Sözünüzde durun...

Çok dokundu bana Huzeyfe nin halleri,babası ve bir ihtiyar arkadaşı kadınların çocukların başındadır.Yürekleri hesaplaşmada.Şimdi gelecek şehadeti,az sonra gelecek ölüme tercihte..Bırakıp gidiyorlar kadınları,çocukları kendi hallerine bir mağaranın içinde..İkisi de birazdan Hakka kavuşuyorlar..Huzeyfe koşuyor,babası müslümanlar tarafından vurulmuş,baba arkadaşı müşrikler tarafından..Müslümandan gelen okla vurulmak,kardeşin hedefine rastlamak,bir tarafının kendi tarafından vurulması,ne acı.Ne dengeyi bozan bir hal,ama Huzeyfe itidalli,bozulmuyor muvazenesi,nasıl yerleşmiş diline dua bu kadar,ani olaylarda çıkmaz mı insanın gerçek kelimeleri...Allah sizi affetsin diyor,diyetini kabul etmiyor babasının,bağışlıyor kardeşlerine...

Dinlemek başka,canın dilinden.Ne okusam öyle kalmadı elimde.Ama Huzeyfe nin dilinde bir fitne teyakkuzu var tüm kayıtlarda,içinde onca münafığı tutmak kolay mı,dilinde fitneden kurtulma yolları,dua oruç namaz..O sırlanmış kalpten pay almaya çalışması dostların sormaları,en büyük fitne nedir diye ve tarifi Huzeyfe nin,anlatması bizim sıklıkla yaşadığımız ahir zaman hallerini.Sana hayır ve şer sunulduğunda hangisini yapacağını bilememen,düşündüğün halde bulamaman işin içinden çıkamamandır..Ahir zamana uyarısı,her topluluğa o topluluğun münafığı baş olmadan kıyamet kopmaz demesi.Nifak ve fitnenin yakıcılığı...Dostların denemesi kendini mihenk taşında,Ömer soruyao mesela,Ey Huzeyfe ben var mıyım o münafıklar arasında?Hayır Ya Ömer..Ya atadıklarım?Bir tane..Ama sır..Feraset bulur çıkarır,Ömer bir kapıdır,doğruluk kapısı,sorar yine Huzeyfe ye,kapı açılır mı yoksa kırılır mı?Kırılır...

Ey Rabbül Alemin..Huzeyfe nin kalbindeki sır hakkı için,sırla kalplerimizi..Kardeşlerimizden gelen oklara karşı koru dengemizi,bağışla fitneye tutulan münafık hallerimizi...

2 Ocak 2011 Pazar

Ebu ZER

Yalnız yürüsek..Biraz düşünsek,biraz gülsek,biraz ağlasak kendi kendimize,yalnız,tıpkı yaşamdan bir sayfa kopyalar gibi...Bir farketsek,yalnızlık ve yürümenin kendileştireceğini böylesine..
Yapayalnız yürümek sahralar,çöller üstünde altın alev güneşin altında..Saatlerce yürümek,zamanı unutarak.Zaten umut bağlamadığın yaşlı yorgun bineği yarı yolda bırakarak,ki belki de bedenindir o binek,yürümek..
Size binek bulamıyorum diye hüzünlenen kalbi hatırlamak.Gözleri dolu yürümek.O kalpten kopamamak, arkasında kalamamak,ardı sıra yürümek.Yanına birini bile beklemeden,aramadan,konuşmadan,söylenmeden,sızlanmadan.Arkada kalanların kirleneceği Tebük seferinde,yapayalnız yürümek,oturup kalmamanın tek çaresi yürümek...Kafilenin arkasından yetişme ihtimalini düşleyerek yürümek..

İnsanın yürüyüşünden yaşamı anlaşılır ancak.Yaşam başlı başına bir yürüyüştür çünkü.Karaltı halinde görünürken bir insanın görünüşü uzaklardan bilen bilir,korkmayın,O Ebu Zer dir.Yalnız yürür,yalnız yaşar,yalnız ölür,yalnız dirilir.Yalnızlık onda başlı başına bir zenginliktir.Ne kadar fakr içinde olsa o zerrü simin kaynağıdır.Altının mücevherin biriktirilmesine kızışı içindeki maden yatağından belki.Kalabalığa dalıp gidemeyişi,tevhid pınarının sesini uzaklardan bile duyduğunda heyecanlanışı,şair kardeşini gönderip bilgi alışı,tatmin olmayıp,Mekke de Efendimizi,Esselamü Aleyke Ya Rasulallah diyerek selamlayışı,sakla denmesine rağmen,imanın içine sığamayışı,bir ömür hakkı hakikati taşırması gönül testisinden,bundan belki.

Efendimizden bahsederken dostum sevgilim bana şöyle demişti deyip anlatışını duyabilsek.Şehrin kalabalık şaşaalı hayatına itirazına dayanamayanlar onu yanlarından uzaklaştırdıklarında,hani Medine yakınlarında bir eve yerleşip hacılarla sohbet ettiği o eve yerleştiğinde ona misafir olup dinleyebilsek.Bize dostunu anlatsa,sevgilisini,bilemediğimiz tanıyamadığımız kimler varsa daha.Abdullah bin Mesudu..Eski günlerini,hani yol kesen kabilesini,nasıl dönüşebiliriz böyle bir soluğa ümitlensek..Bir kul hırsızlık yapsa,zina etse,yalan söylese de yine de affolur mu deyişini duysak,ve Rabbin merhametini...

Yalnız yürüsek..Sıcakta ya da şu soğukta,biraz yalnız yürüsek,ara sokaklardan, binaları yıkarak gözlerimizle,yerde un ufak olurken taşlar,ayağımız altında kaybolsalar.Uzaktan bir kafile görünse ilerde,içimizde bir acı bir ümit,karmakarışığız,içimize yürürken..Kafileye ulaşsak derin vadilerimizden geçip,bize en tanıdık beyte,beyti atike,kalbimize giderken,huzur çarşısına niyetlenirken...Ebu Zere uğramayı, uğrayıp altın bulmayı düşlesek.Önde Abdullah bin Mesud.Konuşmadan ilerlesek,birbirimize tanıdık.Bozamasa yalnızlığımızı bu tanıdıklık..Yaklaştıkça havanın ağırlaşışını hayra yorsak.Sonra bir evladın sesiyle irkilsek,bu Ebu Zer dir,onun defnine kim yardımcı olur dese..Yalnız yürümüş yalnız yaşamış yalnız ölmüş ve yalnız dirilecek,yalnızlığın onurunu efendimizin diliyle yüceltecek bir insanın arkasından,ağlasak,ağlasak,hiç ses çıkarmadan..Sevgilisinin onu bıraktığı gibi kalmaya ahdetmiş bir vefanın yasını tutsak.Amel, kalp değil ama yaşam standardı olarak bir günü diğerine eşit olmayan bizler..